Yaz tatiliydi ve lise öğrencisi olan Derin, kuzeni Arda'yı ziyarete gelmişti. Arda’nın ailesinin dağ evinde geçirdikleri vakit, Derin için her zaman heyecan vericiydi. Evin etrafında keşfedilecek birçok patika, gizemli mağaralar ve her köşesinde farklı bir hikaye olan bir orman vardı.
Bir sabah, kahvaltıdan sonra Arda heyecanla, “Derin, sana bir şey göstermek istiyorum,” dedi. Gözleri parlıyordu. “Geçen hafta, derenin hemen ilerisinde garip bir yapıya rastladım. Oraya gitmeliyiz!”
Derin bu tür maceralara bayılırdı. Beraber sırt çantalarına su ve birkaç atıştırmalık koyup, çam ağaçlarının arasındaki patikada yürümeye başladılar. Yol boyunca kuşların cıvıltısı ve rüzgarın yapraklar arasındaki huzur verici sesi onlara eşlik etti.
Yaklaşık yarım saatlik bir yürüyüşten sonra Arda aniden durdu. “Bak!” dedi, bir ağacın arkasına işaret ederek. Gerçekten de oradaydı; büyük, taştan yapılmış, garip bir yuvarlak yapı. Adeta ormanın derinliklerinde unutulmuş bir tapınak gibiydi. Üzerinde yosun kaplı eski oymalar vardı.
Derin heyecanla yapıya doğru yürüdü. “Sence burası ne olabilir?” diye sordu. Arda omuzlarını silkti. “Hiçbir fikrim yok. Sanırım kimse burayı uzun süredir ziyaret etmemiş.”
İçeri girdiklerinde, etraflarında yankılanan hafif bir uğultu duyuldu. Bu eski yapının içinde çok sayıda simge ve yazı vardı. Her bir işaret, geçmiş bir dönemin izlerini taşıyordu. Derin bir duvara yaklaştığında, dikkatle işlenmiş bir harita gördü. Bu harita, görünüşe göre ormanı gösteriyordu; ama ormanda daha önce fark etmedikleri bir yer işaretlenmişti.
“Bu haritayı takip edelim mi?” diye sordu Derin. Arda tereddüt etmeden başını salladı.
Haritaya göre, yolculukları yaklaşık bir saat sürecekti. Ormanın derinliklerine doğru ilerledikçe, ağaçlar daha sık ve koyu hale geliyordu. Yolculuklarının sonunda haritada işaretlenen yere vardılar ve gördükleri manzara onları büyüledi. Küçük bir gölün kenarında, renk renk çiçeklerle çevrili, kristal gibi parlayan bir su kaynağı bulmuşlardı.
“Burada kimse yok gibi…” dedi Arda. Derin, gölün sularına baktı. Su o kadar durgundu ki yüzeyi adeta bir ayna gibiydi. İkisi de sessizce gölün kenarına oturdular ve ormanın sakinliğinin tadını çıkardılar.
Arda, “Sanırım bu, bizim küçük sırrımız olacak,” dedi gülümseyerek.
O günden sonra Derin ve Arda, her yaz bu gizemli gölün kenarında buluşup, dostluklarının en güzel anılarını burada paylaşmaya karar verdiler. Onların sırrı, iki genç arasında oluşan dostluk bağını daha da güçlendirmişti.
